AB’nin Yeşil Anlaşma olarak bilinen planı, 2040’a kadar sera gazı emisyonlarını 1990 seviyesine kıyasla yüzde 90 azaltmayı amaçlıyor. Bu kapsamda, Avrupa’yı 2050’ye kadar net sıfır sera gazı emisyonuna sahip kıta haline getirme hedefi de belirlenmiş durumda. Planın bir diğer hedefi ise yenilenebilir enerjinin sektördeki payını yüzde 40’a çıkarmak.
Toplu taşımada kullanılan benzinli ve dizel otobüslerin atmosfere saldığı sera gazı emisyonları, küresel ısınmaya ciddi katkıda bulunuyor. Bu nedenle AB ülkeleri, 2030’a kadar toplu taşıma araçlarının yüzde 90’ının sıfır emisyonlu olmasını hedefliyor. Elektrikli otobüsler, 2023’te AB içindeki şehir içi otobüs satışlarının önemli bir kısmını oluşturarak bu geçişin önemli bir parçası haline geldi.
Norveç, Slovenya, Danimarka gibi ülkeler, bu hedeflere hızla ilerlerken, şehir içi otobüs filolarının neredeyse tamamını sıfır emisyonlu hale getirmeyi planlıyor. Diğer ülkeler de elektrikli otobüs alımlarını artırarak bu dönüşüm sürecine katkı sağlıyor.
Kovid-19 salgını ve ekonomik zorluklar, şehir yönetimlerinin bu dönüşüm için yapacakları yatırımları etkileyebilir. Bu süreçte şarj altyapısının geliştirilmesi ve mali desteklerin sağlanması önem arz ediyor.
AB’nin elektrikli otobüs ve hidrojen teknolojileri için belirlediği hedefler, uzmanlar tarafından bazı endüstriyel zorluklar ve maliyetler nedeniyle eleştirilse de, yeşil geçişin gerekliliği ve önemi vurgulanıyor.
AB ülkeleri, iklim değişikliğiyle mücadelede liderlik rolünü üstlenerek toplu taşımada sıfır emisyonlu araçların kullanımını hızlandırıyor. Elektrikli otobüslerin yaygınlaşmasıyla birlikte, AB’nin Yeşil Anlaşma hedeflerine ulaşması ve dünyaya örnek olması bekleniyor.